Giriş
Cumhuriyet dönemi Roma ordusunu, Samnit Savaşları’ndan önce ve sonra olarak iki dönemde incelemek mümkündür. Samnit Savaşları’na dek Yunan falanj sistemini kullanan Romalılar; Samnit Savaşları’nın ardından falanj sisteminin kusurlarını fark ederek, yeni ve kendilerine özgü manipular (maniple) sistemi geliştirmiştir. Bu vesileyle, biz de Roma tarihinin bu önemli dönüm noktasında hikayemizin normal gidişatına ara vererek, Roma ordusunu daha yakından incelemeyi uygun gördük. Bu bölümde, Samnit Savaşları’na dek Roma ordusu tarafından kullanılan Yunan falanj sistemini; gelecek haftaki bölümümüzde ise Romalılar’ın dünya tarihine damga vurmasını sağlayan manipular sistemi inceleyeceğiz.
Roma’nın nasıl bu kadar uzun süre çok geniş toprakları kontrol edebildiği sorusunun cevabını arayan bir kimsenin, Roma lejyonundan başka bir yerde cevap aramasına gerek yoktur. Yetkin ve inisiyatif almaya izin veren yönetim şekli, sağlam ekonomik politikalar, üstün mühendislik becerileri gibi başka cevaplar da yok değildir. Ancak, günün sonunda bunların uygulanabilmesi için gereken ortamı sağlayan şey lejyondur. Antik dünyada savaşma gücü ve azmi bakımından dengi olmayan lejyon, Roma’nın uzun ömürlü olmasının temel sebebidir. Buna rağmen, lejyonun hakimiyeti askerleri örgütlemek ve yönetmek için mükemmel bir yöntem bulmanın ve sonsuza kadar bu statik modele bağlı kalmanın sonucu değildir. Bunun yerine, Romalılar lejyonları sürekli yeniden düzenlemiş; koşullara bağlı olarak strateji, taktik ve formasyon değişikleri yapmışlardır. Romalılar’ın en çok gurur duydukları erdemlerinden ikisi, kendi hatalarından ders alma ve düşmanların üstün yöntemlerini benimseme yeteneğidir. Bu erdemler sayesinde Roma lejyonu sürekli gelişerek, imparatorluğun genişlemesini ve uzun yıllar ayakta kalmasını sağlamıştır.

Lejyonu Anlamak
Batı’nın siyasal düşünce tarihine aşinaysanız; antik dönemde Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi büyük Yunan düşünürlerin devlet, toplum, ahlak ve erdem gibi pek çok alanda yaptıkları tartışmaları ve insanlığa kazandırdıkları eserleri anımsarsınız. Roma’ya baktığımızda ise Cicero ve Seneca dışında bu konularla ilgilenen düşünür pek azdır. Kaldı ki, ilgilenenler de büyük oranda Yunan felsefecilerden etkilenmiştir. Bunun nedeni olarak, Romalılar’ın soyut ve kavramsal bir düşünce yapısı yerine, pratik bir düşünce tarzını benimsemesi gösterilebilir. Bu doğrultuda, Romalılar’ın temelde Yunan siyaset teorisinin kavramsal yönünü benimseyerek bunu kendi pratik akıllarıyla harmanladıklarını ve Roma’nın siyasal ve hukuksal yapısını böylece oluşturduklarını söylemek mümkündür. Bunun dışında, Roma siyaset teorisi adaletin anlamı üzerine derin tartışmalar ya da devlet örgütlenmesi üzerine karşılaştırmalı denemeler içermez. Roma siyaset teorisi; yolların ve kampların nasıl inşa edileceği, savaşın en yoğun anında nasıl en iyi şekilde organize olunacağı, iletişim ve ikmal hatlarının nasıl korunacağı ile ilgilidir. Romalılar, akılları bulutların üzerindeyken fazla zaman geçirmemiş; kan ve çamurun içinde mücadele etmekle daha çok uğraşmıştır. Roma’nın gücü, hakimiyeti, istikrarı, istikrarsızlığı ve mirası ordusunda saklıdır. Lejyonları anlamak, Romalıları anlamak için kritik öneme sahiptir. Çünkü, lejyonların işleyişindeki değişimler, onları çevreleyen sosyo-politik dünyadaki değişimleri yansıtır.
Roma Ordusunun Gelişimi
Genel olarak Roma ordusu, Cumhuriyet’in sonuna kadar dört farklı aşamadan geçmiştir. İlk aşama, Romulus’un orduyu kurmasıyla başladı. Bu dönemde Roma ordusu, güçlü bir lider tarafından yönetilen ve bir taraf diğerine baskın gelene kadar göğüs göğüse, teke tek çarpışan herhangi bir barbar ordusundan farklı değildi. MÖ 500’lerin ortalarında, Servius Tullius’un sınıf reformları ordunun yapısını da etkiledi. Asker olabilmek için çeşitli gelir ve mülkiyet sınırlamaları getirildi. Bu noktada, Roma ordusu halihazırda Yunan falanjının disiplinli, grup odaklı saldırı taktiklerinden yararlanmaya başlamıştı. Romalılar, Yunan falanjını MÖ 300’lerin ortalarına dek kullandılar. Samnit Savaşları, Yunan falanjında var olan kusurları tehlikeli şekilde ortaya çıkararak, Romalılar’ın orduyu baştan aşağı yeniden düzenlemelerine neden oldu. Böylece, manipular sistem ortaya çıktı. Manipular sistem, Roma ordusunu herhangi bir klasik Yunan hoplit ordusu olmaktan çıkarmış, belirgin bir Roma ordusuna dönüştürmüştür. MÖ 100 civarlarına gelindiğinde, Marius Reformları (Marian Reforms) ile birlikte Cumhuriyet ordusunun dördüncü ve son aşamasına geçildi. Marius Reformları, sadece ordunun savaş taktiklerinde değil, aynı zamanda ordunun oluşturulma sürecinde ve yapısında da büyük değişikler yaratmıştır. Asker olabilmek için gereken mülkiyet kriterleri kaldırılmış, ilk kez tam zamanlı ve profesyonel bir ordu kurulmuştur. Bu durum, cumhuriyetten imparatorluğa giden yolda önemli bir dönemeçtir.
Falanj Sistemi

Romalılar, askeriye de dahil olmak üzere pek çok alanda Yunan medeniyetinden etkilenmiştir. MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda Yunan toplumunda yaşanan değişimler ve gelişimler, hoplit adı verilen savaşçıları ve falanj adı verilen saldırı düzenini ortaya çıkarmıştı. Falanj, döneminin en etkili saldırı formasyonuydu ve çok geçmeden tüm Akdeniz havzasına yayıldı. Basitçe söylemek gerekirse, Yunanlar düşmana tek vücut olarak saldıracak son derece organize bir formasyon lehine, teke tek dövüşün kaotik saldırılarından vazgeçmişti. Yüzyıllar boyunca, bir falanjı durdurmanın tek yolu eşit güçte başka bir falanj kullanmak oldu. Bu yüzden, falanjın Batı dünyasında yayılması da hızlı olmuştur. Bir falanj, savaş alanının koşullarına ve mevcut hoplit sayısına bağlı olarak sekiz ila on altı adam derinliğinde tek bir hattan oluşuyordu. Genel bir kural olarak, bir falanj ne kadar derin olursa o kadar iyi olurdu. Öyle ki bazı savaşlarda elli adam derinliğinde falanjlar kullanılmıştır. Ancak, komutanların her zaman uzunluk ve derinlik arasında hassas bir denge kurması gerekiyordu. Çünkü hat, derinliğin yanı sıra kesin yok oluş anlamına gelen herhangi bir kuşatma manevrasını önleyecek kadar da uzun olmalıydı. Örneğin, Marathon Muharebesi’nde Yunanlar sayıca kendilerinden üstün olan Persler’in bir kuşatma manevrası yapmasını engellemek için falanjlarını inceltmişlerdi. Bu hamle kuşatma manevrasını engelledi ancak, Persler neredeyse Yunan hatlarını yarmayı başarıyordu. Eğer o gün Yunan hatları yarılsaydı, dünya tarihi dramatik bir biçimde değişebilirdi.

Falanj formasyonunda hoplitler, “hoplon” adı verilen oval kalkanlarını sol ellerinde ve uzun mızraklarını sağ ellerinde tutarak çok sıkı saflarda yan yana mevzilenirdi. Böylece her askerin kendi kalkanıyla sol tarafındaki askeri koruması sağlanır ve görünürde aşılamaz bir kalkan duvarı oluşurdu. İkinci, üçüncü, bazen dördüncü saftaki askerler, öndeki kalkanların arasındaki boşluklardan önlerine gelen her şeyi mızraklardı. Disiplinli ve iyi organize olmuş bir falanj karşısında düzenden yoksun orduların hiçbir şansı yoktu. Bir falanjın sekiz, on iki ya da on altı saftan oluştuğunu söylemiştik. Ancak, öndeki kalkan duvarı ve mızrakların uzunluğu nedeniyle sadece ilk dört saftaki askerler aktif olarak savaşabilmektedir. Buna rağmen, diğer saflardaki askerler de falanjın bütünlüğünün korunması için hayati öneme sahiptir. Arka safların önemi iki maddede özetlenebilir. İlk olarak, falanj hücuma geçtiğinde ön saflar yerini koruyabilmek ve geriye itilmemek için ihtiyaç duyduğu fiziksel desteği arka saflardan alır. İkincisi, arka saflar falanjın dağılmasına ve safların yarılmasına neden olabilecek düzensiz bir geri çekilmeyi engeller. Arka saflardaki askerler, ön tarafın tehlikesinden uzak oldukları için savaş kötü gitse dahi korkup kaçmaz ve ön tarafı sürekli ileri itmeye çalışır. Bu iki madde, falanjın bir başka önemli özelliğini anlamamıza yardımcı olmakta. Falanjın ön saflarındaki askerler; bir yanda saflarını yarmaya çalışan düşmanların, diğer yanda falanjı sürekli ileri iterek kendi hayatlarını kurtarmaya çalışan dostların arasında sıkışmıştır. Bu durumda ön saftaki askerler için hayatta kalmanın en iyi yolu, safları sıkı tutarak savaşmaya devam etmek ve sürekli ilerlemektedir. Falanjın ön saflarında yer alan askerlerden birisi olmak bize korkunç bir deneyim gibi gelse de ön saflar antik savaşçıların tam da olmak istediği yerdi. Çünkü komutanlar en iyi adamlarını ön saflara yerleştirir, bütün şan ve şeref ön saflarda savaşan askerlere atfedilirdi.

Falanj Sisteminin Kusurları
Falanj formasyonu; safların aralarında boşluk olmadan, düzgün bir şekilde konuşlandırılabileceği düz ovalar için tasarlanmış ve buralarda başarıyla uygulanmıştır. Başarısının sırrı, düşmana geçit vermeyen bir kalkan duvarının oluşturulmasıdır. Falanj formasyonu, iki tarafın da falanj kullandığı ve falanja uygun savaş alanı aradığı Antik Yunan’da çalışan bir sistemdi. Ancak, engebeli arazide ve çok farklı taktikler kullanan ordulara karşı yapılan savaşlarda falanj savunmasızdı. Romalılar bu gerçeği zor yoldan öğrendi. Falanj formasyonu, diğer falanjlara ya da sağlam bir kalkan duvarıyla boy ölçüşemeyen Galyalılara karşı savaşırken Romalılara başarıyla hizmet etmişti. Samnitler ile mücadele başladığında ise falanjın zayıflıkları apaçık ortaya çıktı. Bu ölümcül kusur, Roma’nın falanj kullanımının sonunu getirdi.

Sarp ve engebeli Samnium bölgesi, falanj formasyonunu optimal bir şekilde konuşlandırmak için elverişli değildi. Bu yüzden, araziye alışık olan Samnit hafif piyade ve süvarileri, falanj formasyonu alan Romalıları kolaylıkla kuşatabiliyordu. Kuşatılan bir falanjın da hayatta kalabilme şansı yok denecek kadar azdı. Basitçe ifade etmek gerekirse, falanjın yeterli manevra kabiliyeti yoktu. Kafa kafaya saldırırken bir falanj yok edilemezdi. Ancak yandan veya arkadan saldırıldığında, sıkı saflarda bulunan askerler manevra yapacak ve yeni bir kalkan duvarı oluşturacak zamanı bulamıyordu. Ağır zırhlar ve uzun mızraklar da askerlerin manevra kabiliyetini azaltan başka bir önemli etkendi. Samnitler defalarca kez bir falanjı kuşatarak yok edebileceklerini kanıtladıklarında, Romalılar bu duruma çare bulabilmek için savaş düzenlerini sonsuza dek değiştirdiler.
Ek
Gelecek bölümde; Camillus Reformları (Camillian Reforms) ile birlikte ortaya çıkan ve eklemli falanj (phalanx with joints) olarak da bilinen klasik Roma Cumhuriyet ordusu formasyonu manipular sistemi inceleyeceğiz.
Yazılarımızı beğenmeyi, paylaşmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
Bloğumuzla ilgili güncel gelişmelerden haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve e-posta bültenimize abone olabilirsiniz.
Antikite, antik uygarlıklar hakkında yazı, makale ve derlemelerin bulunduğu bir blogdur. Sosyal medya hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın:
©2023, Antikite Blog. Tüm Hakları Saklıdır.