026- İkinci Pön Savaşı: Hannibal Alp Dağları’nı Aşıyor

Giriş

Hannibal ’ın İspanya’daki Roma dostu Saguntum şehrini kuşatmasının ardından, Romalılar Kartaca Senatosu’na bir ültimatom göndermişlerdi. Kartacalılar Hannibal’ı derhal geri çağırmaz ve saldırgan operasyonlarına bir son vermezlerse Roma savaş ilan edecekti. Kartacalılar Romalılar’ın isteklerini yerine getirmeyi reddettiler ve iki taraf vakit kaybetmeden savaşa hazırlanmaya başladı.  

Dönemin konsülleri; ünlü Scipio Africanus’un babası Publius Cornelius Scipio ve Tiberius Sempronius Longus hem İspanya’ya hem de Kuzey Afrika’ya aynı anda saldırmak amacıyla lejyonlarını topladılar. Ancak Hannibal, Roma savaş planlarını tamamen boşa çıkarmak için kendi hazırlıklarını yapıyordu. İtalya’yı doğrudan işgal ederek Roma’yı parçalamak için cesur bir strateji formüle etti. Romalılar kuzey sınırlarında bir Galya fırsatçılığından endişe ediyorlardı. Ancak, tam teşekküllü bir Kartaca istilasını beklemiyorlardı. Hannibal, Yeni Kartaca’da 90000 piyade, 12000 süvari ve 67 savaş filinden oluşan devasa bir ordu topladı ve MÖ 218 yılının Nisan ayında 17 yıl sürecek seferi için yola koyuldu.  

Hannibal 'ın İtalya Seferi Boyunca İzlediği Güzergah
Hannibal’ın İtalya Seferi Boyunca İzlediği Güzergah

Rhône Nehri’nde İlk Karşılaşma

Hannibal’ın ilk görevi İspanya’dan çıkmaktı. Kartacalılar İber Yarımadası’nın yalnızca bir kısmını kontrol ediyorlardı ve Pirene Dağları’nı aşmak oldukça zorluydu. Ayrıca, Hannibal’ın uzun süreli kuşatmalara ayıracak vakti de yoktu. Kendisini yolundan alıkoymaya çalışan şehirlere doğrudan saldırmak zorunda kaldı ve sonuçta ağır kayıplar verdi. Günümüz Fransa sınırını geçmeden önce, çok güvenmediği İspanyol piyadelerini evlerine geri dönmeleri için serbest bıraktı ve yaklaşık 50000 kişilik bir piyade kuvvetiyle Galya’ya ulaştı. Romalılar, Hannibal’ın hareketlerinin farkına varmamıştı. Sempronius Longus Sicilya’da Afrika’nın işgali için bir filo hazırlıyordu. Scipio ise Kuzey İtalya’da İspanya işgali için hazırlanıyordu. Her ikisi de birkaç ay içinde Po Vadisi’nin donmuş topraklarında hayatları için savaşacaklarından habersizlerdi.  

Hazırlıklarını tamamlayan Scipio, bir süre sonra iki lejyonuyla birlikte Pisa’dan yola çıktı. Denizde geçirdiği beş günün ardından, malzeme ikmali yapmak için Rhône Nehri’nin doğu kıyısındaki Massalia limanına yanaştı. Şehre varır varmaz, Hannibal’ın sadece İspanya’dan ayrılmakla kalmayıp ordusuyla birlikte Rhône Nehri’ne ulaştığını ve bölgenin birkaç kilometre içerisinde kamp kurduğu haberini aldı. Scipio bu gelişme karşısında şok oldu ve keşif için bir süvari birliği gönderdi. Süvari birliği Hannibal’ın ordusuyla nehrin batı yakasında karşılaştı. Hiçbir sonucu olmayan küçük çaplı bir çatışma gerçekleşti ve Hannibal Romalılar’ın peşinde olduğuna inanarak kamptan ayrılmaya karar verdi. Yaklaşık 900 metre genişliğindeki nehri geçmek için büyük bir aceleyle hareket etti. Ancak, karşı kıyıda bu yabancı ordunun kendi bölgelerine girmesini istemeyen kızgın Galyalılar’ın ordusuyla karşılaştı. Yine de taktiksel dehasının ilk işaretlerini bizlere gösteren Hannibal, Galyalıları tuzağa düşürmeyi ve zorlanmadan nehri geçmeyi başardı. Artık Kartacalı general ve İtalya arasında duran tek engel olarak görkemli Alp Dağları kalmıştı.  

Hannibal 'ın Ordusu Rhône Nehri'ni Geçiyor - Henri Motte, 1878
Hannibal’ın Ordusu Rhône Nehri’ni Geçiyor – Henri Motte, 1878

Scipio lejyonlarıyla birlikte Kartaca kampına ulaştığında, kamp alevler içindeydi ancak ordu çoktan gitmişti. Konsül, kendi ordusunda çok daha büyük olan Kartaca ordusunu yakalamak için iki lejyonunu bilinmeyen ve düşman bir bölgeye götürme fikrine sıcak bakmadı. Olasılıklar Scipio’nun aleyhineydi. İki lejyonun asıl plana sadık kalarak İspanya’ya doğru yoluna devam etmesini kararlaştırdı. Bu sırada kendisi İtalya’ya dönecek ve Hannibal’ın ordusunun kuzey sınırında karşılanması için hazırlıklara başlayacaktı. Roma’nın savaşı İspanya ve Afrika’da sürdürme planı devam edecekti. Ancak Scipio, savaşın erkenden belirleyici bir ana ulaşmak üzere olduğunun farkındaydı ve olumlu bir sonuç elde etmek için hazır olmak istiyordu.  

Hannibal Alp Dağları’nı Aşıyor

Hannibal’ın Alp Dağları’ndan geçişi tarihteki en ünlü olaylardan biridir ve bunun iyi bir nedeni vardır. 16 gün süren geçiş boyunca kar yağışının zirveleri geçmeyi neredeyse imkânsız hale getirmesinin yanı sıra, Hannibal’ın ordusu sürekli olarak düşmanca davranan yerli grupların saldırılarını savuşturmak zorunda kalmıştır. Bu koşullarda Alp Dağları’nı aşmak küçük müstakil bir grupla bile yeterince zorlu olurdu. Hannibal’ın yanında ise 50000 adam, 15000 at ve 67 savaş fili vardı. Bunun yanı sıra, yük hayvanlarından oluşan tedarik zincirini de unutmamak gerekir. Tek başına lojistik zorlukların büyüklüğü, en cesur generalleri bu girişimi düşünmekten bile alıkoymaya yeterdi. Bu nedenle Romalılar, büyük bir Kartaca ordusunun kısa bir süre sonra dağları aşarak İtalya’ya ulaşacağına dair raporlar gelmeye başladığında buna inanmamışlardı.  

Hannibal, zirveye yakın bir yerde Galyalılara karşı bir meydan savaşı yaptı ve iniş sırasında yük hayvanları ile fillerin barınabilmesi için kelimenin tam anlamıyla kayaları oyarak bir yol açmak zorunda kaldı. Adamları gecelerini yerde birbirlerinin etrafında toplanıp, yorgunluktan ya da soğuktan ölmemeye çalışarak geçirdiler. Erzakları azdı, açlık ve hastalık yayılıyordu. Ancak tüm bunlara rağmen, Hannibal’ın kişisel çekiciliği ve karizması ordusunu bir arada tutuyordu. Alp Dağları’nı aşan ordu sayısal olarak hatırı sayılır derecede küçülmüştü. 50000 adamla başlayan Alp tırmanışı, yaklaşık 25-30000 adamla son buldu. Kayıpların önemli bir kısmı çevresel etkenlerden kaynaklanıyordu. Kuzey Afrikalı Kartacalılar sıcak iklimlere alışıktılar ve belki de hepsi hayatlarında ilk defa kar yağışı görüyorlardı. Yükseklik, basınç farkı, sarp kayalıklarda yer alan dar patikalar gibi etkenleri de düşündüğümüzde yolculuğun gerçekte ne kadar zorlu geçtiğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Bununla birlikte, kayıpların bir kısmını da asker kaçakları oluşturmaktadır. Görünüşe göre, Hannibal’ın kişisel etkisinin de bir sınırı vardı.  

Kartaca Ordusu'nun Alp Dağları'na Tırmanışı
Kartaca Ordusu’nun Alp Dağları’na Tırmanışı

Alp Dağları’ndan inişin ardından, Hannibal birliklerini kısa süreliğine de olsa dinlendirmeyi başardı. Ancak, başlangıçta olası Galyalı akınlarına karşı koymak için bölgeye yerleştirilen iki Roma lejyonu, Scipio komutasında Hannibal’ın ordusunu karşılamak üzere yola çıkmıştı. Bu noktada, savaşın gerçek anlamda başlaması çok uzun sürmeyecekti. Romalılar savaşın başlatmak ve Kartacalıları bir an önce defetmek için sabırsızlanıyorlardı. Ancak, en azından başlangıçta, İkinci Pön Savaşı Roma için bir dizi şok edici yenilgiyi beraberinde getirdi.  

Ticinus Muharebesi

Roma ile Alp Dağları’nı aşan Hannibal arasındaki ilk muharebe, Po Nehri’nin en büyük kolu olan Ticinus (Ticino) Nehri kıyısında yapıldı. İşgalci Kartaca ordusuyla çatışmaya hevesli olan Scipio, Ticinus Nehri üzerine bir köprü inşa ettirdi ve Hannibal’ın ordusunu karşılamak üzere karşıya geçti. Takip eden muharebede, Romalı piyadeler gayet iyi bir uyum yakaladılar ancak süvariler kendilerinden çok daha üstün olan Numidyalı muadilleri karşısında yetersiz kaldı. Lejyonlar kanatlarından kuşatıldı ve inşa ettikleri köprüye doğru geri çekilmek zorunda kaldı. Geri çekilme sırasında Scipio yaralandı ve kimi kaynaklara göre bir köle kız tarafından, Livy’e göre ise 18 yaşındaki oğlu Publius Cornelius Scipio (Africanus) tarafından kurtarıldı. Genç Scipio’nun babasını kurtarıp kurtarmadığı tartışmalı olsa da 16 yıl sonra son vereceği savaşı başlatan muharebede yer aldığına dair şüphe yoktur.  

Genç Scipio Yaralı Babasını Savunuyor
Genç Scipio Yaralı Babasını Savunuyor

Romalılar geri çekildikten sonra, Kartacalılar’ın kendilerini takip etmesini önlemek için köprüyü yaktılar. Scipio’nun hedefi işgali hemen orada durdurmaktı. Ancak, başardığı tek şey Galyalılara Hannibal’ın gücünü göstermek ve onların Kartacalı generali aktif olarak desteklemeye başlamalarını sağlamak oldu. Scipio, Trebia Nehri’nin güneyinde kalan üssüne döndü ve takviye birlikler istemek için ulaklar yolladı. Hannibal kazandığı avantajı hemen kullanmak yerine, soluklanma fırsatını değerlendirdi. Bu sırada; erzak takviyesi yaptı, yorgun düşmüş askerlerine dinlenmeleri için zaman tanıdı ve kendisine katılmak isteyen Galyalıları saflarına kattı. Sempronius Longus henüz başlamamış olan Afrika işgalinden çağrıldı ve ordusunu kuzeye götürüp Scipio’ya katılması emredildi. Romalılar’ın Afrika’yı işgal etme fikrini yeniden gündeme getirmesi için bir on yıl daha geçmesi gerekecekti.    

Trebia Muharebesi

Ertesi ay, Longus ordusuyla birlikte Kuzey İtalya’ya ulaştı ve Scipio’ya katıldı. Scipio, Hannibal’ın sahada ne kadar yıkıcı bir güç olduğuna ilk elden tanık olduğu için savaşa aceleyle gitmemesi konusunda Longus’u uyardı. Ancak Longus sabırsızdı ve şüphesiz, meslektaşının bir önceki muharebede aldığı yaraların onu savaş yorgunluğuna ittiğini düşünüyordu. Vakit kaybetmeden lejyonlara Kartacalıları bulup yok etme emri verdi. Artık Aralık ayı gelmişti ve hava koşulları iyice kötüleşti. Rüzgâr, don, kar ve yağmur hayal edebileceğiniz en kötü hava koşullarını ortaya çıkarmak için bir araya gelmişti. Böyle bir havada savaşmayı bırakın maillerinizi bile kontrol etmek istemezdiniz. Yine de Sempronius Longus bir sonraki konsüllük seçimlerinden önce işgali sona erdirmeye kararlıydı. Tıpkı Birinci Pön Savaşı’nda Regulus’un durumunda olduğu gibi, savaşa yönelik acil ihtiyaç dikkatli hesaplamalardan ziyade kişisel kibirden kaynaklanıyordu.  

Hannibal Romalıları ustaca manipüle ederek, Longus’u kazanmasının imkânsız olduğu bir muharebeye çekti. Liderlikteki değişimin ve yeni gelen konsülün sabırsızlığının kokusunu alan Hannibal, Romalıları bir tuzağa çekmeyi başardı. Özellikle berbat hava şartlarına sahip bir günün sabahında, Hannibal erkenden Roma kampına saldırmak için büyük bir süvari birliği görevlendirdi. Kartacalı süvariler Roma kampına ulaşır ulaşmaz, Longus piyade birliklerinin tümünü onlara karşı gönderdi. Bu aceleci karar, tam da Hannibal’ın umduğu gibi, Romalıları güzel, sıcak bir kahvaltıdan mahrum bırakmıştı. Romalılar yataktan kalktıkları gibi savaşmak için harekete geçtiler. Açlıklarına ek olarak, Longus askerlerine Aralık ayında debisi artan ve dondurucu derecede soğuk olan Trebia Nehri’ni geçmelerini emretti. Romalılar nehrin diğer tarafına ulaştıklarında, Hannibal onları iyi beslenmiş, kuru bir ordunun başında bekliyordu. Bu Romalılar için yeterince kötü bir haber değilmiş gibi, Hannibal bin kişilik bir süvari birliğini de kayalıkların ve çalılıkların arasına saklamıştı. Kartacalılar sırılsıklam ve bitkin Romalıları nehirden uzaklaştırdılar ve yeterli alan olur olmaz Hannibal saklı birliklerine Roma ordusunun arkasından saldırmalarını emretti. Muharebe Roma için tam bir felaketti. Onurlarını kurtarmalarına olanak tanıyan tek şey, lejyonların savaş gücü olarak tartışmasız üstünlüğüydü. Yaklaşık on bin kişi Kartaca hattını geçip Placentia’ya ulaşmayı başardı. Ancak, ordunun geri kalanı ya iki Kartaca hattı arasında sıkışıp kalarak ya da Trebia Nehri’ni tekrar geçmeye çalışırken yok edildi. Sempronius Longus canını kurtarmayı başardı fakat itibarı savaş alanında kaldı.

Roma artık tam bir panik içindeydi. Ortalıkta dolaşan söylentilere göre, Kartacalılar birkaç gün içerisinde şehre akın edecek ve onları hiçbir şey durduramayacaktı. Neyse ki Hannibal’ın hava şartlarını kurnazca kendi lehine kullanma yeteneğine rağmen, kış mevsimi Roma’yı kuşatmak için uygun bir zaman değildi. Bunun yanı sıra, Hannibal’ın aklındaki şey de Roma’yı kuşatmak değildi. Kartaca ordusu kışı geçirmek için kampa çekildi ve savaş bir sonraki bahara kadar ertelendi. Bahar geldiğinde, Roma’nın yeni lejyonları hazırdı. Bu lejyonlar, Hannibal’ın daha güneye ilerlemesini engellemek üzere kuzey sınırına gönderildi.  

Trasimene Gölü Muharebesi

Yılın dominant konsülü, popüler bir pleb lideri olan Gaius Flaminius idi. İyi bir konuşmacı ve kararlı bir lider olsa da başına buyruk kişiliği, kendisini önde gelen aristokratlara ya da bazı rivayetlere göre Roma tanrılarına sevdirememesine neden olmuştu. Flaminius MÖ 217 yılında ikinci kez konsül seçildiğinde (ilki MÖ 223) iktidarın devrine eşlik eden dini törenlere katılmak için Roma’ya dönmedi. Bu durum, ya onun iktidarın şatafatına karşı olan mesafeli duruşunu ya da kendisine tanrıların takdirini kaybettirecek aptalca bir saygısızlığı ifadesi olarak yorumlanabilir. İster şans ister aptallık ister hoşnutsuz tanrıların aktif müdahalesi olsun; Flaminius lejyonlarına Roma tarihinin en büyük yenilgilerinden birisine doğru liderlik edecekti. Bu öyle bir yenilgiydi ki Romalılar Hannibal korkusunu iliklerine kadar hissettiler. Neyse ki Flaminius’un mirasının şansına, Trasimene Gölü Muharebesi sadece bir yıl boyunca Roma tarihinin en büyük yenilgisi olarak kalacak ve Varro’nun Cannae’deki çok daha büyük beceriksizliği, Flaminius’un başarısızlığını gölgede bırakacaktı.  

Düşmanını şaşırtmak için en zor rotaları seçme stratejisine bağlı kalan Hannibal, MÖ 217 baharına bir bataklıktan geçerek başladı. Romalılar yolları tutmuşlardı. Bu yüzden, Hannibal yollardan uzak durmak zorunda kaldı. Sular altında kalmış arazi boyunca yapılan dört günlük yürüyüş, anlaşılır derecede sefil bir deneyimdi ve birçok açıdan Alp Dağları’nı aşmaktan daha zordu. Kelimenin tam anlamıyla hiçbir yerde kuru zemin yoktu ve uyumak, çamurlu suda oturup boğulmamaya çalışmak demekti. Hannibal bir filin üzerinde kafilenin en arkasında ilerliyor; böylece, ordusunun ilerlemenin tek yol olduğunu anlamasını istiyordu. Ancak, büyük generalin kendisi de adamlarının çektiği acı ve sefaletten muaf değildi. Sağ gözü bir enfeksiyon kapmıştı ve gün geçtikçe görüşünü kaybediyordu. Sonunda enfeksiyonun daha fazla yayılmaması ve kendisini öldürecek derecede kötüleşmemesi için gözünü oydu ve bir göz bandı takmaya başladı. Neyse ki Hannibal’ın korkunç bataklık yürüyüşü amacına ulaştı ve Romalıları geride bırakmayı başardı. Artık Etruria’nın derinliklerindeydi ve Kartacalılar ile Roma arasında hiçbir engel kalmamıştı.   

Galyalı Ducarius Trasimene Gölü Muharebesi'nde Flaminius'u Katlediyor - Joseph-Noël Sylvestre, 1882
Galyalı Ducarius Trasimene Gölü Muharebesi’nde Flaminius’u Katlediyor – Joseph-Noël Sylvestre, 1882

Flaminius’a göre, Hannibal’ın hedefinin yoluna hiçbir engel çıkmadan Roma’ya yürümek olduğu konusunda hiç kuşku yoktu. Bu doğrultuda, Kartacalıları yakalamak için lejyonlarıyla birlikte hızla yola çıktı. Ancak, daha önce belirttiğimiz gibi, Hannibal’ın niyeti Roma’ya saldırmak değildi. Bunun yerine, Flaminius’u tuzağa düşürmek istiyordu ve bunun için mükemmel yer olarak Trasimene Gölü’nü seçti. Trasimene Gölü, Roma’nın yaklaşık 240 kilometre kuzeyindedir ve kuzey kıyısı dik tepelere uzanır. Hannibal piyadelerini kıyılar ile tepeler arasındaki ince arazi şeridi boyunca yerleştirdi ve Flaminius’un gölün kuzey kıyısına ulaşan dar girişe hücum etmesini bekledi.  

Hannibal, süvarilerini ve piyade birliklerinin büyük bir kısmını gölün yukarısındaki ve çevresindeki tepelere gizlemişti. Flaminius geldiğinde, yalnızca Hannibal’a saldırmak ve savaşmak amacıyla dar girişten hiç düşünmeden geçti. Ancak lejyonlar geçitten girer girmez Kartaca süvarileri ortaya çıktı ve lejyonları tuzağa düşürerek girişi kapattı. Flaminius tamamen gafil avlanmıştı. Kartaca ordusunun geri kalanı yamaçlardan aşağı akın etmeye başladığında, henüz iki cephede savaşmak zorunda kaldığı gerçeğini idrak etmeye çalışıyordu. Romalılar’ın hiç şansı yoktu. Muharebeye katılan 25-30000 kadar Romalı’dan, talihsiz Gaius Flaminius da dahil olmak üzere 15-20000 kadarı hayatını kaybetti. Bu sayıya katliamdan kurtulmak için gölü yüzerek geçmeye çalışırken boğulanlar da dahildir.

Sonuç

Muharebe sona erdiğinde çevresine göz atan Hannibal, muhtemelen Romalılar’ın bir yerleri fethetmeyi nasıl başardıklarını düşünmüş olsa gerek. Evet, Romalılar güçlüydüler. Ancak Hannibal’ın geçen yıldan bu yana gördüklerine bakılırsa bir kaya kadar ahmaktılar. Hannibal’a göre Romalıları yenmenin yolu, onları savaş alanında fiziksel olarak yenilgiye uğratmak değil, akıl oyunları ve stratejik dokunuşlarla alt etmekti. İtalya artık Hannibal’ın avuçlarındaydı ancak öldürücü darbe daha sonra gelecekti.  

Ek

Gelecek bölümde; Roma askeri tarihinin en büyük ve en utanç verici olayı olan Cannae Muharebesi’ni konu alacağız. Hannibal adı verilen bu ulusal kâbusun yarattığı art arda yenilgiler karşısında şok olan Romalılar, Cannae’deki lejyonların başına neler geldiğini öğrendiklerinde neredeyse katatonik bir şekilde kendileri için sonun geldiği fikriyle baş başa kalacaklardı.

Yazılarımızı beğenmeyi, paylaşmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Bloğumuzla ilgili güncel gelişmelerden haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilir ve e-posta bültenimize abone olabilirsiniz.


Blog Hakkında

Antikite, antik uygarlıklar hakkında yazı, makale ve derlemelerin bulunduğu bir blogdur. Sosyal medya hesaplarımızı takip etmeyi unutmayın:

©2023, Antikite Blog. Tüm Hakları Saklıdır.

Yazılarımızı kaçırmayın!

İstenmeyen posta göndermiyoruz!

%d